Ağustosun 4'ü.
Hava kötü.
Uyku düzenimi yine siktiler.
Moralim bozuk.
23-24 ağustosta sınavlarım var.
Kötü hissediyorum.
Sanki bulunduğum durumu anlıyorum daha çok.
Bu, ilk defa böyle hissettiğim bir zaman değil.
Ama o kadar kötü hissettiğim zamanlar oldu, o kadar üst üste geldiler ki, ben böyle yazıyorum,yazabiliyorum şimdi, o zamanlar ellerim ayaklarımın titremesinden, en küçük sesten ürkmekten başka bir şey yapamazdım.
Korkum şu;
Acı çekerek yaşadığım hayatıma daha fazla acının girmesini istemiyorum.
Yeter demek istiyorum.
Ben de bir insanım.
Hem de 17 yaşında.
Karma diye bir şey var derler. Ne giderse, geri döner. Bana neden kaybettiğim şeylerden hiçbiri dönmedi? Yol bu kadar uzun muydu?
Moralim çok bozuk ya.
Anlayamıyorum.
Niye bir şeyler, küçücük bir şey bile olsa, benim lehime olamıyor?
Tek isteğim, beni psikolojik olarak ayakta tutacak bir şey.
Gerisini ben yaparım...
Ayakta durabilirim.
Sadece ayakta durmak için bir sebep istiyorum.
Tıpkı zayıflamam için bir sebep gibi.
Ben yapabileceğimi görmek için 20 kg vermiş bir insanım.
Neyi yapıp, neyi yapamayacağımı çok iyi biliyorum.
Tek isteğim biraz yardım.
Bilmiyorum bir omuz belki.
Bir el belki.
Habire "Kötü bir şey mi olacak?" diye yaşamak istemiyorum artık.

"I couldn't understand it. I couldn't believe there were Pokémon that liked people.
Because, up until that moment, I'd never known a Pokémon like that. The longer my journey continued, the more unsure I became. All I kept meeting were Pokémon
and people who communicated with one another and helped one another. That was why I needed to confirm my beliefs by battling with you. I wanted to confront you
hero-to-hero. I needed that more than anything." Insert your narcissistic description of yourself here.
facebook twitter tumblr
email formspring livejournal