Bazen gerçekten ölümü hiç önemsemiyorum.
Bazen çok istiyorum.
Amacım ne ki?
Benim yaşamak için bir sebebim yok.
Şeyleri çok abartmış olduğumu düşünüyorum.
Ama yine de korkuyorum.
Düşünmeden edemiyorum.
Kuruntu yapıyorum, ne bileyim.
Ama kendimi gerçek olduğuna inandırdığım şeyler oluyor bazen.
Hep bir sorun varmış gibi hissediyorum vücudumda.
Özellikle başımda.
Hep söylüyorum yaşamaya başlamak istediğimi.
Ama bu tek başıma ve ne yapacağımı bilmediğim bir zamanda olamaz.
Yaşamanın amacı nedir ki?
En azından benim hiç bir amacım yok gibi.
Ben güzel olmak istiyorum mesela.
Ama kendi açımdan bakınca güzel olmak.
Bu bir amaç bile değil.
Sevdiğim müzikleri dinlemek istiyorum sabahın ilk saatlerinde bir arabanın içindeyken.
Güzel bir yerde yaşamak istiyorum.
Ama bunlar amaç değiller.
Uzun olmak istiyorum.
Kaç yıldır üstüne üzüldüğüm vücudumun güzel olmasını istiyorum.
Ben 3 4 yıl öncesine kadar yine tek düze yaşayan bir insandım.
Ama gece kahkalarımla annemleri uyandırdığımda çok olmuştur.
Eğleniyordum çok.
Kendime ait popmundo forumum vardı.
Evet internetteki en ünlü popmundo forumu benimdi.
Oradan bir sürü arkadaş tanımıştık.
MSN'de sabaha kadar konuşurduk.
Bir dönem Shaiyaya sarmıştık.
O zaman anime izlediğim için, millete anime öneriyordum falan.
Hiç bu tarz şeylerle işi olmayan kuzenime kuroshitsuji diye bir anime önerdim, ve sevmişti.
O anime genel olarak önerdiğim herkes tarafından baya sevildi.
Yine dışarı pek çıkmıyordum.
Ama nasılsa o kadar eğleniyordum ki hiç umrumda değildi.
Eski odamda yavaş yavaş aydınlanan hava eşliğinde uykuya dalardım en erken.
O zaman hiç dur biraz daha aydınlansın hava, içim rahat eder durumu yoktu.
Uyku zamanı uykunun geldiği zamandı.
Havaya göre ayarlanmazdı.
Ya da uykudan önce hiçbir düşünce beni rahatsız etmezdi.
Süper bir duygu.
Birde o kadar kahkahadan sonra.
Şimdi bakıyorumda küçük odamda daha mutluymuşum.
Odam şimdi büyük olsa, yatağım çift kişilik olsa ne olur?
O küçük yer çok mutluydu.
Ne zaman diğer odaya geçtim, her şey orada kötüydü.
Neredeyse her kötü anım o odada.
Ve şimdi yeni evimdeki.
Belki de küçük bir odayı denemeliyim...
Hatırlıyorum yaa...
Yazın sonları gibi aşık olduğum animeyi izliyordum...
Katayoku no tori sanırım....
Ne kadar zevkliymiş her şey.
Ki, bunlar kesinlikle özenilecek şeyler değil gerçekte.
Ama şimdi öyle bir durumdayım,bunlar için yalvarabilirdim bile.
Ama yapmam.
Artık o kadar ucuz olamam bu kadar şeyden sonra.
Artı, o zamanlar arkadaşlarım vardı.
Yalnız değildim.
O bir rahatlıktı.
Gerçi komik olan o yaz en yakın arkadaşımla kavga etmiştik(!) konuşmuyordum, yazın sonuna kadar.
2010 yazı.
4 yıl geçti.
Ben mutasyona uğradım desen yeri.
Hem kişilik hem görünüş.
Her yılın başında bu yıl güzel olacak diye umuyorum ama boş.
Biraz da beleşçiyim, ama bu beleşçilik zamanında çok deneyip, hiç bir sonuca ulaşamamanın getirdiği bir yogunluktan geliyor.
Sadece küçük bir başlangıç yardımı istemiştim, tüm isteğim buydu en başında.
Şimdi gerizekalı gibi herşeyi istiyorum.
Ulaşamayacağım şeylere bağladım kafayı.
Bazı insanlar için geri dönüş olmuyor bazen.
Ne kadar iyi olursalar olsunlar.

"I couldn't understand it. I couldn't believe there were Pokémon that liked people.
Because, up until that moment, I'd never known a Pokémon like that. The longer my journey continued, the more unsure I became. All I kept meeting were Pokémon
and people who communicated with one another and helped one another. That was why I needed to confirm my beliefs by battling with you. I wanted to confront you
hero-to-hero. I needed that more than anything." Insert your narcissistic description of yourself here.
facebook twitter tumblr
email formspring livejournal