Bazen içinden çok doğal bir ağlama isteği doğar. O şansı değerlendirmelisin. O her zaman olmuyor.
Ağlamak çok güzel bir şey.
Ben de çok mutlu hissettiğim zaman ağlamak isteyenlerdenim. Ben sadece "ağlamak istiyorum,sayın seyirciler!"den değilim gerçi,ben gerçekten ağlarım...
Hani bazen kendi egondan, canının tatlılığından çıkarsın ve yaşadığın herşeye normal bir açıdan bakarsın.
Öyle zamanlar kendimi en iyi hissettiğim zamanlardır.
Çünkü duygularımı kullanmam.
Sadece gözlem yaparım.
Hayatta ölümden daha çok korktuğum zibilyon şey var.
Bir insan kendi ölümüden neden korksun ki?
Hasta olmak var, acı çekmek var, herkesin gidişini izlemek var,stres var,aldatılmak var,hiç kimsenin ilk tercihi olmamak var,değer gösterilmemek var...
Daha o kadar çok sayabilirim ki...
Ben ölmek istemiyorum.
Ama korkmuyorum.
Korktuğum tek şey,
bu hayatta hakettiğim şeyleri yaşayamamak, hissedememek olur sadece.
Ha, belki hayat onları bana yakıştırmamıştır, layık görmemiştir.
O zaman ölüm daha kolay olur.
Bizim toplumdaki gibi cennet,cehennem olayına pek inanmıyorum.
Ama ölümden sonra bir hayat olmalı bence.
Dünya'da mutlu olamayan insanların mutlu olabileceği bir yer.
Ama mantığım öyle demiyor.
Ölümün uyku gibi olduğunu düşünüyorum.
Ben öldükten sonra çok sevdiğim denizlerde yaşamak isterdim.
Bu güzelliklede büyük ihtimal bir deniz kızı olurdum.

"I couldn't understand it. I couldn't believe there were Pokémon that liked people.
Because, up until that moment, I'd never known a Pokémon like that. The longer my journey continued, the more unsure I became. All I kept meeting were Pokémon
and people who communicated with one another and helped one another. That was why I needed to confirm my beliefs by battling with you. I wanted to confront you
hero-to-hero. I needed that more than anything." Insert your narcissistic description of yourself here.
facebook twitter tumblr
email formspring livejournal