Nasılsınız?
Ben pek iyi hissetmiyorum bu sıralar.
Gece uyumayı sevmediğimden sabahın ilk ışıklarıyla uyuyup en geç 1 gibi kalkıyorum.
Nasıl zor geliyor o yataktan kalkmak ben on saat uykumu tamamlamadan.
Uykunun tatlı tatlı gelmesini çok seviyorum ve bu yüzden sabahın ilk ışıklarında uyumak artı, 7 saat uyumak iyi geliyor ama hep bir tepe taklak olma durumum mevcut.
Hiç bir zaman uyku düzenim, düzeninde gitmiyor.
İlla ki bir yerden sonra bozuyor.
10 saat uyumak beni daha iyi ediyor ama bana dışarıdan baktığımda biraz fazla.
7 saat iyi.
Umarım böyle bir şekilde gider.
Gece uyumaya boyun eğseydim güzel olabilirdi ama...
Ben moralim bozuk hissediyorsam bu şeytani ve hastalıklı düşüncelerimdendir.
Normalde kötüyü bırak, altın gibi bir kalbim var.
Bunu ben biliyorum.
Ama bana bunu sorgulatan çok insan var.
Yine de asıl sorun o değil, o kalbimi açacak bir insan bulamayışım.
Beni hayatında olduğu için herşeyden çok sevecek,benimle her şeyi yapabilecek yakın arkadaşın hissini çok özledim.
İstediğim şeyleri,hiç çekinmeden yapabilmeyide.
Denemeyi, en azından.
Biliyor musunuz?
Denemek, pratik yapmaktan daha eğlencelidir aslında.
Sen evde yapacağın iş hakkında pratik yapıp, iyi olmaya çalışırken,
insanlar diğerleriyle deneyerek yanlış sonuçlardan oluşan bir eğlence havuzunda buluyorlar kendini.
Biliyorum çünkü yaşadım ama yaşamama gerek bile yok bunu bilmem için aslında değil mi?
Yanlış yapmaktan ve dalga geçilmekten korkarım, çünkü incinirim ve ağlayamam. Kendime zarar vermek istemem.
Bu yüzden ortalıkta sadece korkuluk gibi dururum.
Hani bir de bu var.
Böyle utangaç, sessiz, "submissive" görünümlü kızlar olur.
Ben öyle değilim o yüzden alttan alınma,duygularımın düşünülmesi gibi şansım da yok, sanki incinme duyguları olan bir tek üstteki kategorilere giren kızlarmış gibi lanse edilmesinden bıktım.
Ben daha çok poker-face,sessiz ve sinirli(!) tipim.
O yüzden duygularım ve sinirlerim yok.
Robot gibiyim ben...
Bunu farkettiğimden beri, kendimi korumaya çalışıyorum çünkü beni koruyacak yok.
Kendi annem, babam bile.
Anneme "Sen benim bakışlarımda ne buluyorsun?" dediğimde bana "Kendini beğenmiş gibi bakıyorsun" dediğinden beri.
Normalde hoşuma gidebilecek bir cevap bu.
Ama bu laftan beni en yakınımdakinin bile tanımadığını biliyorum.
Zor.
Kendi Ütopyam ve cehennemim vardır kafamda.
O Ütopya her ne kadar güzel,optimistik,sihirli ve iç açıçı ise cehennemimde o derece hastalıklı ve karanlıktır.
Kendimi dakikalar içinden birinden diğerine düşerken buluyorum.
Yerim, o Ütopyanın en rahat köşesidir.
Cehennemim son 4 yıl için bir hapishane.
Benim kaydımı tutuyor.
Midemi bulandırıyor, başımı rahatsız ediyor.
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
Sadece "neden?" diye soruyorum kendime, evrene.
Bir sebep var mı hepsinin arkasında merak ediyorum.

"I couldn't understand it. I couldn't believe there were Pokémon that liked people.
Because, up until that moment, I'd never known a Pokémon like that. The longer my journey continued, the more unsure I became. All I kept meeting were Pokémon
and people who communicated with one another and helped one another. That was why I needed to confirm my beliefs by battling with you. I wanted to confront you
hero-to-hero. I needed that more than anything." Insert your narcissistic description of yourself here.
facebook twitter tumblr
email formspring livejournal