Ben yalnızlığımı ve acılarımı sırtıma yükledim, dudaklarıma yapay bir gülümseyiş yerleştirdim ve beynimi kapattım.
Bu sayede bu saate kadar bir gün acılıysam diğer gün """hayat doluydum""".
Hiç ağlamak istemedim, kendimken bile, bazen utanılacak bir şey olduğunu düşünürdüm ve bazen zayıflık göstergesi. Ama çoğu zaman bana sevgi gösterilmesini istemedim sadece. Özellikle annem ve babamdan. Sevgisiz biri değilim, aksine çok hassas bir kalbim var. Ama buradaki sevgi, sevmek anlamında değil, temas sevmiyorum,bir anda bana bakılmasını sevmiyorum, dokunulmak istemiyorum,ilgi gösterilmek istemiyorum ağladığım için. Aslında kendimi anlatamadığımı düşünüyorum.Belki de ben kendimi çok iyi anlayamıyorum. Bu kendimi içinde en garip bulduğum durumlardan biri...Sorunun bende olduğunu düşünmüyorum, bu annem ve babamla ilgili sanırım. Onların yanında sanki ben,ben değilim.
Acımı azaltmak için ne kadar aptallaşabiliyorsam yaptım. Kendime acı çektirmek gibi bir niyetim hiç yoktu. Çevremdekiler ve bana olanlar yeterince temel oluşturdular kafamda. Bende kimsenin yardım etmediğini anlayınca, işin tamamını sessizce yüklendim olması gereken buymuş gibi.
Hep böyle zamanlarımda yaşadığım için çoğu anımı ve bunları karanlık yapan unsurları, bazı şeylerden korktuysam ölümüne korktum.Hala da aklıma geldikçe beni olduğum yerden cehenneme sürükleyen hislerim var. "Bir şey yaşarsam yalnız ve acılı olacak." Bu düşünce beni hep avlar biraz modum düşse.

"I couldn't understand it. I couldn't believe there were Pokémon that liked people.
Because, up until that moment, I'd never known a Pokémon like that. The longer my journey continued, the more unsure I became. All I kept meeting were Pokémon
and people who communicated with one another and helped one another. That was why I needed to confirm my beliefs by battling with you. I wanted to confront you
hero-to-hero. I needed that more than anything." Insert your narcissistic description of yourself here.
facebook twitter tumblr
email formspring livejournal