Günler geçtikçe benim sinir katsayım artıyor. Eşit oranla bu dünyaya artık katlanmak istemeyişimde.
Ben çok garip bir insanım. İnandığım şeylerden tut, konuşma tarzım,istediğim şeyler vs.
Yılın bu zamanları kendimi boğuluyormuşum gibi hissederim.
Zaman geçiyor çünkü.
Ben tam olarak ne için geçtiğini bilmiyorum.
Bu şehir ve bu ülkede geçirdiğim en saniye benim için bir kayıp aslında.
Bunları söylediğim için diğer "herkes gibi" olacağım ama bu ülkeden doğusundan batısına kadar her parçasından nefret ediyorum.
Yaşadığım şehir de öyle.
Benim de bu ülkeden nefret eden bu ülkenin vatandaşlarıyla illaki bu konuda ortak noktalarımız vardır.
Ama benim derdim biraz daha farklı.
Ben buradan kaçmak istiyorum.
Çünkü bu şehrin sokakları,mekanları ben burada kaldıkça kötü anılarla yükleniyor ve ben dışarı çıktığımda bunlar aklıma gelip kendimi çok kötü bir psikoloji içinde buluyorum.
Bu ülkeden yarın gitsem özleyeceğim bir insan bile olmaz öyle diyim.
Kendime üzülüyorum.
Hayatta ki küçük güzellikleri bile yakalayamıyorum.
Bir insanla tekrardan nasıl arkadaşlık kurabilirim çözemiyorum.
Tek düşündüğüm şiddet.
Nefret,kin,üstün olma çabası.
Hayatta bana kalanlar bir tek bu duygular oldu.
Benim ""geceleri"" yatmadan önce düşündüğüm bir sevgilim vardır hep.
Hep.
Hiç aksatmam hep düşünürüm, öyle uykuya dalması daha kolay oluyor.
Ama ona aşık değilim.
Ben kimseye aşık olmadım hayatımda.
Benim ilk aşkım bile beynimde başlatılmış ve aynı şekilde bitirilmiş bir şey mesela.
Serviste iki yakın arkadaşımla konuşurkun geleceğin orospusu potansiyeline sahip aptal sarışınımız bir soru atıyor ortaya "sınıfta sevdiğiniz çocuk kim?" diye, gelecekte en yakın arkadaşım olacak esmer tombul kız birini söylüyor, kendi birini söylüyor, ben de birini söyleyim bari diyorum ve azından "Sinan." çıkyor. Sonra ben bu çocuğa ufaktan aşık olmaya falan başlıyorum.Bu benim tenefüslerde kalemliğimi alıp kaçıyor, ben yalandan peşinden koşturuyorum "ver şunuuuuu yeahaaaa" diye. Sonra bu çocuk gidip başkasına aşık oluyor, ve ben "ben onu sevmiyorum" diyorum ve olay anında bitiyor. 3. sınıftı sanırım.
Ve sonrasında kimseyi sevdiğimi hatırlamıyorum.
Onu da sevmemiştim zaten,cidden çok değişik bir kalbim var, sanki o sevdiğini gördüğün an ki kalbinin atışını biliyorum,yaşadım gibi hissediyorum ama hatırlamıyorum böyle birini sevdiğimi.
Kuzenimi çok severdim, çok iyi anlaşırdık küçükken. Ama...Aman, bilmiyorum.Ciddi anlamda kimseyi sevmedim işte, buradan bunu anlatmak istedim.
Sırf sadece merak ediyorum artık "Acaba birine aşık olabilir miyim?" diye. Benim vücudum asla acı çekmemeye kurulu. O yüzden şıp-sevdi olmak gibi bir durumum olamazdı, benim yaşımda normal diğer insanlar gibi ama, bir kişi bile olmaz mı? Yıllar geçtikçe durum daha da kötü oldu. Mesela, hayatımın en çok sökmek istediğim yılları, Kore'yi sevdiğim yıllar, o zamanlar bile """"celebrity crush"""larım olurdu. Ama şimdi özellikle nefret ediyorum hem Kore'lilerden,hem ünlü insanlardan.Bir insan nasıl kendini hiç ulaşamayacağı bir insanı kaptırır? Hem de bu insan ünlüyse? Ünlü insanların çoğunun herşeyi zaten ortalığa dökülmüştür.E nerde o insanı tanımanın getireceği heyecan, gizem? Çok banal.
Hayatımda hiç sevgilim de olmamıştır ama bunu asla bir eksiklik olarak görmedim ve hala da görmem. Sevgili durumu bana göre gelmedi hiç, ha dersen ki umutsuz aşık, o olabilir. Öyle bir tip vardı bana sabah sabah mesajlar atan. O hoş. Ama her boku birlikte yaptığın, habire konuşmak zorunda olduğun, seninle habire birlikte olan biri kulağıma hoş gelmiyor.Sıkılırsın o insandan. Benim sıkılma eşiğim çok düşüktür yapım itibariyle.
O yüzden geceleri düşündüğüm sevgilimle hep arama bir şeyler koyarım.
Bu benim ona olan sevgimi koruma şeklim.
Ondan sıkılmak istemem çünkü.
Böyle deyince kafayı yemiş bir kız gibi geliyorum uzaktan.
Kafası yerinde ama kafayı yemiş bir kızı tercih ederim.
Israrla kafamda ki sevgilimin dünyada bir yeri olduğunu düşünüyorum.
Olup olmadığını tabii ki bilmiyorum.
Sadece bir his, bir duygu.
Hep öyle olduğunu hissettim ve inandım.
Diyeceksin ki ne zamandır?
3 yıldır.
Kendimden nefret ettim yıllarca ama hayallerimden hiç bir zaman.
Çok aptalca şey yaptım ve asla kişiliği yerine oturmuş bir insan değildim yalnızlığımdan dolayı ama hiç bir zaman kötü ya da kalitesiz şeyler hayal etmedim.
Aksine dünyanın en kaliteli insanlarından biri olduğumu düşünüyorum.
Gerek estetik ve sanat anlayışım, iyiyi kötüyü ayırt edebilmem, her daldaki zevklerim.
Hepsi çok güzeldir.
Ben dışında.
Ben o kadar güzel değilim kendi görüşüme göre.
Belki de bu duyguyu etrafımda ki insanlara çok geçirdiğim için bu kadar yalnızımdır.

"I couldn't understand it. I couldn't believe there were Pokémon that liked people.
Because, up until that moment, I'd never known a Pokémon like that. The longer my journey continued, the more unsure I became. All I kept meeting were Pokémon
and people who communicated with one another and helped one another. That was why I needed to confirm my beliefs by battling with you. I wanted to confront you
hero-to-hero. I needed that more than anything." Insert your narcissistic description of yourself here.
facebook twitter tumblr
email formspring livejournal