Stanley bize yaklaşık bir yıl kadar önce geldi. Geçen yıl eylülün sonu gibi.2 aylıkken kadar onu edindik. Ben yine kedi diye tutturduğum için. O zamanlar hayatımın çok kötü dönemlerindeyim ama artı olarak annemle büyük bir kavgaya girmiştim ve çok psikolojim bozuktu. Ben kimsenin önünde ağlamam, ama dediği laf yüzünden onun önünde ağlamıştım. Benim görüşümle 'kendimi başkasının iğrenç acımasına bırakmıştım.'
Annem halimi görünce çok istediğim için kedi bulalım diye dışarı çıkalım dedi.Moralim sıfır,psikolojim darmadağan dışarı çıktım.Yüzümden düşün bin parça. Veterinere uğradık, sahiplenilecek kedi var mı diye. Bize bir yeri söyledi, oradan bulabileceğimizi.
Ben o küçücük kediyi orada otururken gördüm, çok sevindim.Kedim oluyor dedim...yine.
Daha önce de bir Ankara kedim vardı. Çok miyavladığı için vermek zorunda kaldık. Sağırdı, çoğu ankara kedisi gibi, tabi satın aldığımız yer bize bunu söylemedi bile...O zamanlar 13 yaşında falandım o yüzden tek isteğim hayatım boyunca istediğim hayvanı evimde bakmaktı.Babam sevmediği için istemiyordu evde. Stan'i hemen almak istedim, tez canlı biri olarak.Ama pazar günüydü sanırım ya da hava geçti o yüzden şampuan, kum vs. bulamayacağımızdan yarın alalım dedi annem. Ben de elbette " ya giderse?" dedim...
O gün annemle kafeye,işe gittim.O kadar etkilendim ki söylediği şeyden,benim en büyük korkum, elini tuttum tüm gün boyunca...Yarın oldu Stan'i almaya gittik.
Stan yoktu. Orada bir kaç çocukla ve stan'e bakan kuaför dükkanına bakan insanlarla karşılaştık.Onlar Stan'e yaramaz diyorlarmış. Adını öyle koymuşlar.Ben endişelendim gitti işte diye.O an Stan'in kardeşini gördüm. Sandalyedeydi. Tam istediğim tarzda simsiyah yeşil gözlü bir erkekti. Ama ben stan'i almak istedim.Çocuklarda Stan'i almamamızı istiyodular, kardeşini pek sevmemişler anlaşılan...
Onu biraz sevdim. Ama stan'i bulmalarını istedim. Onu almak istiyordum çünkü. Çocuklar onu aramaya çıktılar. Bir kaç dakika sonra bahçede koşturan stan'i gördüm. Kaçıyordu.Çocuklar yakaladılar, getirdiler.Çok mutlu oldum görünce.Onu alırken çocuklar üzüldüler hatta bir tanesi bir daha görebilir miyim diye sormuştu.Eve, getirdik, yıkadık. Kuruladık. Koyduğum yerde kaldı hayvan. Dedim ki, niye yaramaz demişler acaba çok uslu, sessiz sakin duruyor.
Uyuyana kadar beklemiştim başında. Göğsüme koydum, eski kedim hiç sevmezdi çünkü kucağa gelmeyi.Kedi, düşünün kucağımı bir defa gelip, kendini sevdirmedi. O yüzden içimde kalmıştı, göğsüme koyup uyuttum stani.
Evet. Böyle. Biricik, tatlı kedi stan'i nasıl sahiplendiğimizi anlatmak istedim. Stan, annesi emzirmediği için zayıf kalmış bir kediydi. Kardeşinden çok daha küçük görünüyordu.Ve kalça kemiğinde ufak bir tutukluk vardı ama şanslıydı ki o kendiliğinden düzeldi. Herhangi bir sorun teşkil etmiyor.Sadece otururken bir sorunu olduğunu sanabilirsiniz, ve biraz geniş atıyor bacağını.Ama ilk bakışta farkedilmiyor bile. Onunla yaşamanız gerekiyor herhangi bir şekilde bunu anlayabilmek için.
Asıl yazmak istediğim şeyi söyleyeceğim şimdi...
Stan'i ikinci ziyaretimizde onun kaçtığını söyledim. Şu an diyorum ki Stan keşke kaçsaydın. Ben seninle geçiriyor olduğum vakitten çok memnunum, son yılda annemden çok seninle vakit geçirdim.Ama keşke benim gibi değil daha iyi bir sahibin olsaydı.Sana daha iyi bakacak bir sahibin.En önemlisi psikolojik olarak normal bir insanla birlikte olsaydın.
Çocukluğumdan beri hayvanları çok severim ve evimde hep bir tanesini besledim.
En başta muhabbet kuşlarımız vardı, sonra babam köpeğimiz Lucy'yi getirdi.Tavşan, papağan, ve en son kedilerim...
Çocukluğumdan beri hayvanları çok severim ve hiçbirine bir kere vurmayı bırak,düşünmedim bile böyle bir şeyi.
Son iki kedim hariç.
Kedilere şanslı derler. Benim iki melek kedim değildi.Çünkü benle benim en kötü zamanımda yaşadılar.Hiçbir hayvan özellikle kediler küçücük bir fiskeyi bile "haketmiyorlar." Kedileri cezalandıramazsınız.Kediler bildiğini okurlar.Ve anlamazlar ne için kızıyorsunuz.Bu yüzden bir kedi aldığınızda en kedinin sizin köpeğiniz olmayacağını bilin.

Psikolojim bozuk.Belki geri döndürülemez bir yoldayım bilmiyorum.Ama stan'e ne zaman vursam canım çok acıyor böyle.Ne kadar iğrenç bir insan olduğumu düşünüyorum.Yaşadığım vicdan azabını tahmin edemezsiniz. İçim çok yanıyor.Çok üzülüyorum.Üzülüyorum çünkü ona vuran kişi ben değilim.Ona vurdum çünkü, stani ilk aldığım günde ki gibi, psikolojim ve moralim çok bozuldu yine. Bu olayın üstüne stan etrafımda yemeğimi yeren habire atlayınca ve en sonunda verdiğim şeyi koltuğa dökünce çok sinirim bozuldu ve vurdum ona.Onu sadece itince bile çok üzülüyorum.Çünkü bana göre, kendinden küçük bir şeye vurmamalısın, güçsüze vurmak adinin işidir çünkü.Kediler kendilerini daha büyük, heybetli göstermek için korktukları zaman kabarırlar.

Stan'e daha önce de vurdum, hemde daha bebekken.Ben kendimi hiç affetmiyorum. Yaşım 16 ya da 26. O yüzden Stan ne zaman beni ısırsa ona asla vurmuyorum, hakettiğimi düşünüyorum.Stan mutfağın kapısını açmayı biliyor, tam kapanmıyor kapımız, iterek açmayı öğrendi. Bir gece açmış, sabah kalktığımda mutfakta ki saksıları kazmış, her yeri toprak yapmış, tezgahlarda gezmiş. Çok sinirlendim, ama daha çok annem için sinirlendim.Aldım süpürgeyi süpürdüm ama hepsini süpürmedim, annem tekrar toprağı koyar diye. Sonra daha sinirlendim, stan uyurken aldım yastığını, yorganını onu o şekilde balkona koydum.

Annem kalktığında gidip stane vurdu. Niye vuruyorsun diye çıkıştım,anlamıyor zaten hayvan.Canını yakmanın ne manası var.Dinlemedi beni, vurdu ona. Ben de geçtim ağladım içerde. Hayır, vurmanın ne manası var, anlamayacak zaten, neden vuruyorsun ki?konuşmadım onunla bir süre. Aldım yorganını balkondan yaptım tekrar yerini. "Ne yaptın, bak sende sinirlenmişsin demek ki." dedi bana yorganını balkondan çıkarttığımı görünce. "En azından mal gibi hayvana vurmadım." dedim.Hiç sevmem bu tarz uslübü ama çok bozuldum, üzüldüm. Stan'e küçükken vurduğum için, hep bir vicdan azabı çekiyorum.

Ve bugün en son demiştim bir daha asla vurmayacağım sana diye. Bugün vurdum.Ve senden çok özür dilerim Stanley.Biliyorsun, çok mutsuzum,çok yalnızım. Durup dururken ağlıyorum, durup dururken oynuyorum, gülüyorum.Uyku düzenim, korkularım, boyum herşeyim o kadar kötü ki. Sana yediğim şeyden vermeye üşeniyorum.Diğer kedimden de çok özür diliyorum, ona da vurdum çünkü.Ama benden kurtulduğun için mutluyum, umarım layık ettiğin yerdesin şimdi.Stan, keşke sende benden daha iyi biriyle olsaydın.Ben gerçekten seni bile hak etmiyorum.
Kediler kadar beni ağlatabilen başka bir şey yok.
Melek onlar.
Kabusum bitsin istiyorum artık.